HABER

Hafta Sonu Kampı

Her şey 18 Nisan 2012 günü başladı. 5 yaşındaki minik kızımız Nehir'in idrar yolu enfeksiyonu şüphesiyle hastaneye götürdüğümüzde acı gerçekle yüz yüze geldik. Yapılan kan testlerinde, kan glikoz düzeyi ve HbA1c normalden oldukça yüksek çıkmıştı. Kızımızın diyabet olduğu söylendiğinde eşim ve ben adeta donakalmıştık, a anda yaşadığımız ilk şoku kelimeler ile anlatmak inanın ki çok zor. Bu nasıl olabilirdi? Bir yanlışlık mı vardı? Niçin bizim meleğimiz bu duruma maruz kalmıştı? Nerede hata yapmıştık? Sorular, sorular, sorular... 

Aynı gün, ilk şoku atlatıp bir nebze kendimizi toparladıktan sonra, kardeşimizin desteğiyle ilk olarak değerli hocamız Prof.Hülya Günoz ile temas kurduk ve acilen hastaneye yatmamız gerektiğini öğrendik. On gün kadar hastanede kaldık. Bu süre içinde bir taraftan gerekli tedaviler uygulanırken, diğer taraftan da eşime, bana ve aile büyüklerimize diyabet ve diyabetle yaşam hakkında detaylı bilgiler ve eğitimler verildi. Bu süreçte Hülya hocamızın ilgisi ve yönlendirmeleri ile 10 günün sonunda kan şekerimiz düzene girdi ve taburcu olduk. Böylece yeni yaşam tarzımıza adım attık. Yaşam tarzı diyoruz. Çünkü aslında diyabeti bir hastalık olarak değil, bir yaşam tarzı olarak düşünmek gerektiğini anladık.

Bu süreçte yine Prof. Dr. Hülya Günöz hocamızın vasıtasıyla "Çocuk ve Adolesan Diyabetikler Derneği" ve faaliyetlerine ilişkin ön bilgi sahibi olduk. Çok geçmeden hocamızın daveti üzerine 2012 Mayıs'ının ilk hafta sonunda Gebze'de çok güzel bir tesiste minik kızımız Nehir'le birlikte diyabetik çocukların aileleri için düzenlenen hafta sonu kampına katıldık ve çok faydalı bilgiler aldık.

Kampta, başta Hülya Günoz hocamız olmak üzere İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Kliniği'nden çok değerli hocalarımız Prof. Rüveyde Bundak, Prof. Nurçin Saka ve çocuk Endokrinolojisi uzmanı Ahmet Uçar'dan Tip 1 diyabete ilişkin, beslenme ve diyet uzmanı Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu'ndan doğru beslenme ve karbonhidrat sayımına ilişkin geniş ve detaylı bilgileri aldık. Uzman psikolog Derya Toparlak'tan bu süreci göğüsleyebilmek adına çok değerli bilgiler ve bakış açıları edindik. Güzel insan Saliha hemşiremizden yine ölçümler ve izlemlerde kullanılması gereken teknikler hakkında çok değerli pratik bilgiler edindik.

Kampta bizim gibi aynı kaderi paylaşan birçok aile ile çok güzel diyaloglar ve paylaşımlarımız oldu. Biricik kızımız Nehir, o melek haliyle daha çok kampın oyun tarafıyla ilgileniyordu. Biz içerde eğitim alırken, o kamp ekibinde gönüllü olarak yer alan abi ve ablalarla ve diğer diyabetik çocuklarla yemyeşil çimler üzerinde, baharın ilk güneşiyle doyabildiğince eğleniyor, çok güzel vakit geçiriyordu.

Açıkçası bu kamp sayesinde, eşimin ve benim diyabete bakış açımız tamamıyla değişti. İçinde bulunduğumuz durumun aslında bir felaket olmadığını, diyabetin bir hastalık değil, bir yaşam biçimi olduğu gerçeğinin farkına vardık. Bundan çok daha önemlisi ise minik kızımız Nehir'in, kendisi gibi başka arkadaşlarının da bulunduğu gerçeğini gözleri ile görmesi ve yaşamasıydı. Bu nehir için çok önemliydi. Çünkü bu farkındalık sayesinde, kampta tanıştığı diğer arkadaşları gibi kan şekeri ölçümlerini ve insülinlerini nasıl yapabileceğini görüyor ve yaşıyordu. Nitekim Hülya Günöz hocamızın teşvikiyle, Nehir'in insülinini farklı bir yere (kol, bacak, karın) yapmamız ve tüm kamp katılımcılarından alkış almamız, kızımızı ve bizi mutlu etti. Bu ve bunun gibi güzel anlar, kampta sahip olduğumuz değerli paylaşımlar ömür boyu hatıralarımızdan silinmeyecektir.

Nihayet her güzel şey gibi kampımız da sona erdi ve çok güzel duygularla kamptan ayrıldık. Aradan geçen zaman içinde ailecek diyabetle yaşamaya büyük ölçüde adapte olduk. Kontrollerimizi düzenli olarak yaptırıyor, disiplinli bir özbakım ve düzenli izlemle hayatımızı sürdürüyoruz.

Bu arada, her şeyin biz insanlar için olduğunu, hayatta her ne ile karşılaşırsak karşılaşalım, akıl ve sağduyu ile üstesinden gelebileceğimizi farkettik. Sonuç itibariyle olay biz anne-babalarda başlıyor ve bitiyor.

İşte bu bizim kısa hikayemiz. Yukarıda isimlerini saymaya çalıştığımız elleri öpülesi çok değerli hocalarımız sayesinde, diyabet artık bizim için bir yaşam tarzına dönüşmüş durumda. Diyabete artık hastalık gözüyle bakmıyoruz. Bu vesile ile eşim ve ben, bu zorlu dönemi atlamamızda çok büyük destek veren Prof. Hülya Günöz hocamızın şahsında diğer hocalarımıza, diyabet ekibine ve kampın düzenlenmesinde emeği geçen herkese sonsuz şükranlarımızı sunarız.

Minik eller, minik kalpler sizlere minnettardır. İyi ki varsınız, iyi ki yanımızdasınız.. En içten saygı ve sevgilerimizle...


 
Bir diyabetli olarak; Diyabetin kurallarina Dikkatle uyacagima Bilmediklerimi ögrenip Bilmeyenlere ögretecegime Diyabetli yasamim ve Tüm degerlerim adina Söz verip and içerim!

Bir diyabetli olarak; Dogru bildigim yol olan Diyabet disiplininden Sasmadan ve yilmadan Örnek teskil edecegime Diyabetli yasamim ve Tüm degerlerim adina Söz verip and içerim Bir diyabetli olarak; Isik saçan gözlerimle Gelecege güvenle bakip, Yasamdan zevk alarak Hayata sarilacagima Diyabetli yasamim ve Tüm degerlerim adina Söz verip and içerim